Вопрос |
Ответ |
ayağa kalkmak, yataktan kalkmak, ayağa kalkmak Tüm seyirci ayağa kalktı ve alkışlamaya başladı. начать обучение
|
|
The whole audience got up and started clapping.
|
|
|
giyinip kuşanmak, belli tarzda giyinmek Genelde kahvaltı yapmadan önce giyinirim. начать обучение
|
|
get dressed - got dressed She was dressed in black. I usually get dressed before having breakfast.
|
|
|
şık giyinmek, bir davet için giyinmek, kuşanmak oyun veya parti için özel kıyafetler giyip görünüşünü değiştirmek Parti için Süpermen kılığında. начать обучение
|
|
He dressed up as Superman for the party.
|
|
|
havalanmak, kaldırmak, •uçağın kalkması •elbisesini çıkarmak kalkış, havalanma •Garip bir ses duyduğumda uçak havalanmak üzereydi. •Lütfen kapıda ayakkabılarınızı çıkartın. начать обучение
|
|
take off - took off - taken off •The plane was about to take off when I heard a strange sound. •Please take off your shoes at the door.
|
|
|
işe/eve varmak/ulaşmak, (tren ve diğer araçlar) varmak, gelmek, ulaşmak •Banyo penceresinden girmiş olmalıdır. •Arabaya binin! начать обучение
|
|
Our flight's getting in later than expected. •They must have got in through the bathroom window. •Get into the car!
|
|
|
(otobüs, gemi, uçak, tren) bir araca binmek Sanırım yanlış otobüse bindik. начать обучение
|
|
get on (sth) - got on (sth) I think we got on the wrong bus.
|
|
|
gezmek, eğlenmek, yeni insanlarla tanışmak Trafik ışıklarında durduğunuzda ineceğim. начать обучение
|
|
I'll get out when you stop at the traffic lights.
|
|
|
•(otobüs, gemi, uçak, tren) bir araçtan inmek •akşam işten çıkmak Uzak dur!', 'Dokunma!', 'Çek elini!’, git işine! •Bir sonraki durakta inmeliyiz. •İşten ne zaman çıkarsınız? начать обучение
|
|
Get off! •We should get off at the next stop. •What time do you get off work?
|
|
|
(bilhassa cinsel yönden) heyecanlandırmak, tahrik etmek, zevk almak Anlamadım paşam Sanırım bu tür şeylerden zevk alıyor. начать обучение
|
|
get off on I expect She hardly gets off on this stuff.
|
|
|
biriyle cinsel ilişkiye girmek Bütün akşamı Phil'le cinsel ilişkiye girmeye çalışmakla geçirdi. начать обучение
|
|
She spent the whole evening trying to get off with Phil.
|
|
|
iyi anlaşmak, iyi geçinmek bir şeyi başarıyla halletmek; ilerlemek; gitmek Karen'ın Sue ile anlaşmadığını hiç bilmiyordum. начать обучение
|
|
get on with sb - got on with sb get on in I never knew that Karen didn't get on with Sue.
|
|
|
usanmak, bıkmış/bezmiş/usanmış/canına tak etmiş olmak İnsanların bana hayatımı nasıl yöneteceğimi söylemesinden bıktım. начать обучение
|
|
I'm sick of people telling me how to run my life.
|
|
|
... dan/den yorulmak/bıkmak/bezmek; canına tak etmek Çocuklardan ve oyunlarından bıktı. начать обучение
|
|
She grew weary of the children and their games.
|
|
|
hastalanmak, rahatsızlanmak / zengin olmak / ıslanmak начать обучение
|
|
I think I’m going to be sick.
|
|
|
soluğu... almak, kendini... bulmak, gözünü... açmak Böyle giderse soluğu hapishanede alacak. начать обучение
|
|
If he carries on like this, he'll wind up in prison.
|
|
|
çok çalıştıktan veya heyecandan sonra dinlenmek ve rahatlamak İş yerinde geçen bir günün ardından dinlenmekte zorlanıyorum. начать обучение
|
|
I find it difficult to wind down after a day at work.
|
|
|
bitirmek, sona erdirmek, bitmek, sona ermek bir şey yapmak için, özellikle bir araba penceresi, bir kolu çevirerek veya bir düğmeye basarak yukarı hareket ettirin Şimdi oyunu sonlandırma zamanı. начать обучение
|
|
Pencereyi açar mısın lütfen? It's time to wind up the game now.
|
|
|
yavaş yavaş sona er(dir)mek/bit(ir)mek Zaten işi yavaş yavaş sonlandırmaya başladım. начать обучение
|
|
I've already started to wind the business down.
|
|
|
Şaka olarak birini rahatsız edecek veya endişelendirecek bir şeyi kasıtlı olarak söylemek veya yapmak Onlar sadece seni heyecanlandırıyorlar. начать обучение
|
|
They’re only winding you up.
|
|
|
•Arabasının arka koltuğunda seks yaptılar. •Artık onunla seks yapmak istemiyordu. начать обучение
|
|
•They had sex in the back seat of his car. •She no longer wanted to have sex with him.
|
|
|
birinden bir şey yapmasını istemek veya emretmek Yargıç, ona doğru cevap vermesini emretti. начать обучение
|
|
The judge adjured him to answer truthfully.
|
|
|
yalvarmak, iknaya çabalamak Arkadaşları ona gitmemesi için yalvardı. начать обучение
|
|
His friends entreated him not to go.
|
|
|
birine hoşçakal/Allah'a ısmarladık/iyi geceler vs. Demek Konuklarına iyi geceler diledi. начать обучение
|
|
She bade her guests goodnight.
|
|
|
kendine yol açıp ilerlemek; zorlukla yol bulup ilerlemek; yararak/yol açıp geçmek Benim için iğneyi geçirir misin? начать обучение
|
|
Will you thread the needle for me?
|
|
|
kullanarak bitirmek; tüketmek Birisi tüm sütü tüketmiş. начать обучение
|
|
Someone's used up all the milk.
|
|
|
utangaç, çekingen, pısırık •-den bahsetmekten çekinmek At, Darrel'ı eyerinden atarak ürktü. начать обучение
|
|
be shy of The horse shied, throwing Darrel from his saddle.
|
|
|
Topluluk önünde konuşmaktan çekinme eğilimindedir. начать обучение
|
|
She tends to shy away from public speaking.
|
|
|
doğal karşılamak, olağan kabul etmek Çoğumuz özgürlüğümüzü bahşedilmiş/lütfedilmiş kabul ediyoruz. начать обучение
|
|
Most of us take our freedom for granted.
|
|
|
... olduğu gibi kabul etmek; tabiî bulmak; tartışmasız kabul etmek Davet edileceğimizi kabul ettim. начать обучение
|
|
I took it for granted that we'd be invited.
|
|
|
•tedirgin olmak, utanç duymak, mahcup olmak •çekilmek, ürkmek, uzak durmak, korkup sinmek Jan, babasının dans ettiğini görünce irkildi. начать обучение
|
|
Jan cringed at the sight of her father dancing.
|
|
|
(plan, resmi antlaşma, liste vb.) düzenlemek, hazırlamak, yazmak Acil durumlarla başa çıkmak için kılavuzlar hazırlanmıştır. начать обучение
|
|
Guidelines have been drawn up for dealing with emergencies.
|
|
|